Aklıma sürekli farklı ve güzel şeyler geliyor, ben bunları yazıyım blog'a bi yere diyorum. Unutmam diyorum, ne gerek var not almaya diyorum.
Bir bakmışız, ben unutmuşum.
Bu sene ünlüler Türkiye'yi duraktan bildi.
Geçen sene ve ondan önceki sene de böyleydi belki fakat bu sene ciddi anlamda bir artış var. Boş bir haftasonu olmadığı gibi haftaiçleri de dolmaya başladı konserlerle festivallerle. Öyle ki, bazı etkinlikler aynı güne geliyor. İnanılır gibi değil!
Biraz bu konuya girişiyim.
Eski saygıdeğer, müstakbel sevgili Amy Winehouse Türkiye'yi nasıl da mutlu etmişti başta. Herkes biletlerini almış, 20 Haziran tarihinde Amy Winehouse konserini bekliyordu. Ben almadım şahsen, belki fiyatın böyle yüksek olması normaldir ama benim için yüz elli lira bir konsere harcanmamalı. Ben almadım diye (ehehe çok komiğim) Sevgili Amy the Şarapevi'nin (saygıdeğerliği azalarak bitti affetsin) konseri iptal oldu. Ah o alkol denen velet!
Maçka Küçükçiftlik Park, bana sadece hüsranlıklar hatırlatıyor. En sevdiğim sanatçı Yann Tiersen, uğruna Antalya tatillerinden vazgeçtiğim, konserine gitmek için döktüğüm ter, beklediğim sıra, saydığım para. Hiçbirine değmedi. Müzik tarzını değiştirmiş, son yıllarda tekno müzikle ilgiliymiş. Ne olurdu bir değil de iki ya da üç tane çalsaydı o eski şarkılardan? Yeni hiçbir şarkısını beğenmemekle kalmayıp, altı ay eski müziklerini de dinlemeyip küstüm. Sonra barıştım mecbur.
Küçükçiftlik'te bir başka hüsran, The Cranberries'e gitmek istememem üzerine konserin çok iyi geçmesi, süper geçmesi, harika geçmesi ve bensiz geçmesi.
Bir yenisi de Amy Winehouse'dan geldi.
Hepsine küstüm, rap dinleyeceğim.
Barıştım valla da, onlarsız olmuyor.
Amy umarım bir şekilde o alkol durumundan kurtulup turnesine kaldığı yerden devam eder. Evet, kaldığı yerden, buradan.
"Yeah we know that you are no good Amy."
Bak buradan.
En içten dileklerim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder